Yer Çekiminizden Kurtulun

yazi_158Falcon 9, SpaceX tarafından geliştirilen ve tekrar kullanıma izin veren ilk roket. Geçtiğimiz günlerde 4 astronotu Uluslararası Uzay İstasyonu’na götürmesine bir kez daha heyecanla şahit olduk. Falcon 9, dünyamızın yer çekiminden kurtularak uzaya ulaşabilmek için sahip olduğu motorlarla 700 tondan fazla bir itici güç üretmeye ihtiyaç duyuyor. Aynı SpaceX roketleri gibi bizler de kendi yer çekimimizden kurtulmak, eski alışkanlarımızı bir kenara bırakarak kişisel gelişim yolculuğumuzu başlatmak için çok büyük bir bilişsel itici güce ihtiyaç duyuyoruz.

Dilerseniz itici gücümüzü tanımlamadan önce karşı koymamız gereken kendi yer çekimimizin ne olduğunu anlamaya çalışalım. Çoğu zaman gelişimi başlatmanın önünde iki temel engelin bizleri olduğumuz yerde kalmaya zorladığını görürüz. Bunlardan ilki kim olduğumuzu bilmemek, bir diğeri de nereye varmak istediğimize dair bir öngörüye sahip olmamaktır.

Kim olduğumuzu bilmediğimiz için alışkanlıklarımız kimliğimiz haline gelir. Bir alışkanlığımızı değiştirmeye karar vermek güvenliğimizi tehdit eder ve bizi konfor alanımızın yer çekimine mahkum eder. Alışkanlıklarımızdan ibaret olmadığımızı göremeyiz. Kendi senaryomuzu yazabileceğimizi, yer çekimimizden kurtulabileceğimizi fark edemeyiz. Halbuki ‘Kim olduğunu bilmek’ başlı başına bir yetkinliktir ve her yetkinlik gibi geliştirilebilir. Öz farkındalık olarak tanımlayabileceğimiz bu yetkinlik hayatın birçok alanında farklı şekillerde karşımıza çıkar. Yunus Emre’nin ‘İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsen, Ya nice okumaktır’ dediği gibi; ya da sinema tarihinin en önemli filmlerinden Matrix’te Neo’nun, kahinin evinde mutfağa girdiği sahnede mutfak kapısının üzerinde ‘Temet Nosce’ (Latincede ‘Kendini Bil’ anlamına gelir) yazısını gördüğümüz gibi.

Nereye varmak istediğimize dair bir fikre sahip olmamak harekete geçmenin önündeki bir başka engeldir. Harekete geçmek için bir kararlılık oluşturamaz, oluşturmuşsak bile kolayca dağılmasına izin veririz. Umutsuzluk vazgeçmenin bahanesi haline gelir. Viktor Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı” adlı eserinde kişinin kendi yer çekimine nasıl tutsak olduğunu toplama kamplarındaki gözlemiyle şöyle anlatır:

“Herhangi bir gelecek hedefi inşa edemediği için kendisini çöküşe bırakan insan, kendisini geçmişe yönelik düşüncelere dalmış buluyordu.”

Bizi olduğumuz yere bağlayan yer çekimimizden kurtulmak için pozitif düşünmek ve daha çok çaba göstermek gibi basit başarı formüllerinden çok daha fazlasına; Nietsche’nin de dediği gibi hemen her ‘nasıl’a katlanabilmek için bir ‘neden’e ihtiyaç duyarız.

Yine aynı eserde Frankl, Nietsche’nin ifadesinden yola çıkarak kişiyi bu durumdan kurtarmanın formülünü şu ifadelerle aktarır:

“… ne zaman bir fırsat olursa, [tutukluların] varoluşlarının içerisinde bulunduğu bu korkunç şartların ‘nasıl’ını yaşarlarken onları güçlendirmek için, onların yaşamaları için, onlara bir ‘niçin’ -bir amaç- hasıl etmeye çalışılmalıydı.”

Yer çekimimizin tanımıyla başlayan gelişim yolculuğumuz itici gücümüzü keşfetmekle devam edecek…

Bu yazı Genel içinde yayınlandı ve , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın