2016’nın herkes için çok güzel bir yıl olması dileğiyle, bu yıl biz İK’cıları nelerin beklediğine biraz göz atmak istiyorum:
Gerçek Zamanlı İK yönetimi başlıklı yazımda da (yazıya ulaşmak için tıklayınız) görüşlerinden bahsettiğim Marcus Buckingham İK’nın tüm organizasyona hizmet etmesi için organizasyonu oluşturan en küçük ekiplerin liderlerine hizmet etmesi gerektiğini savunuyor ve 2016 İK gündemini şöyle özetliyor: İyi işleyen organizasyonlar yaratmak için organizasyon içindeki en iyi takımları bulup çıkarmalı ve bu takımlara benzer nitelikteki takımların sayısını artırmalıyız.
Families and Work Institute Başkanı Ellen Galinsky çalışanları kaynak ve sermaye olarak görmenin ötesinde onların birer insan olduğu bilinciyle işlerin planlanması gerektiğini belirterek 2016 İK gündemini esnek çalışma modellerinin meşgul edeceğini belirtiyor. Galinski’ye göre esnek çalışma modellerini tüm organizasyon tarafından sahiplenilmesi ve sadece bir uygulama olmanın ötesinde kurum kültürünün de bir parçası haline getirilmesi için çaba göstermeliyiz.
Marshall School of Business profesörlerinden John Boudreau bizi 2016 yılında mesleğimizin gelecek 10 yılını düşünmeye davet ediyor ve CHREATE projesinin (detaylı bilgi için chreate.net) bu konudaki öngörülerini şöyle aktarıyor: Teknolojide yaşanan eksponansiyel değişimin gerekliliklerini iyi analiz ederek işlerin artık daha çok proje bazlı olduğunun, iş için gerekli yetkinlik setlerinin çok hızlı eskidiğinin, ihtiyaç duyulan yeteneğin dünyanın herhangi bir yerinde olabileceği gerçeğinin ve insan-makine işbirliğinin kaçınılmazlığının farkına varmalıyız.
Jeanne Harris ise ‘büyük veri’ ve metriklerin birçok fonksiyonu dönüşüme uğrattığının altını çizerek 2016 yılında İK profesyonellerinin analitik yetkinliklerini geliştirmek için çaba göstermelerinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor.
Amazon’un yetenek yöneticilerinden biri olan Danielle Monaghan profesyonel sosyal ağların aday havuzları oluşturmadaki önemine dikkat çekerek şirketlerin ihtiyaç duydukları yeteneği dünyanın her neresindeyse kazanmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını (ve hatta yaptıklarını) belirtiyor. Bu açıdan bakıldığında iş yaşamına katılımları için geri sayımın hızla devam ettiği milenyum kuşağına hazır olmak için küresel yetenek avcılığı ve profesyonel sosyal ağlar üzerinden işe alım faaliyetlerine 2016’da biran evvel başlamalıyız.
2015 yılında Wolksvagen skandalı, etik sorunların tekrardan gündemin üst sıralarına taşınmasına neden oldu. Bu durum 2016 için İK ajandasına etik ilkeler başlığının eklenmesini bir zorunluluk haline getirdi. Toronto Ryerson Üniversitesi’nden Chric MacDonald İK’cıların şirketin istihdam edeceği ve elinde tutmak istediği çalışanların kültürel değerlerinin şirketin etik değerleri ile ne kadar uyumlu olduğunu ortaya koyarak şirkete en büyük hizmeti yapacağını savunuyor. (İK’cıların toplumun kültürel değerlerini nasıl etkilediğine dair daha önce yazılmış olan Sosyal Sorumlu İK yazısı için tıklayın)
Wharton School of Business’tan Peter Cappelli ise 2016 yılında İK’cıların hissedar değerini nelerin artırdığını öğrenmeleri ve İK metriklerinin bu değere ne şekilde hizmet ettiğini anlayabilmeleri için finansal okur yazarlıklarını artırmalarının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Bu nedenle 2016 yılında sayılarla aramızı düzeltmeliyiz. (Bu konuda yazılmış İK Sadece İK Değildir -I- yazısı için tıklayın)
Benz Communications CEO’su Jennifer Benz ise iletişimi ön plana çıkartıyor. Özellikle temel ücretlerde öngörülen düşük oranlardaki zamların yetenek stratejileri üzerindeki etkilerine dikkat çeken Benz, İK’cıların sunulan yan haklar hakkında çalışanları bilgilendirmek ve yetenek arenasında rekabet üstünlüğü kazanmak için iletişim yetkinliklerini ve araçlarını en etkili şekilde kullanmaları gerektiğini belirtiyor.
Görüldüğü üzere 2016 ajandamız bir hayli kalabalık ve işimiz çok da kolay olmayacak gibi. Ancak unutmayalım ki ajandadaki her bir konu başlığı değişim ve gelişim için bir fırsat sunuyor.