Kişilik, değerler ve tutumlar.

Etik ve karar verme.

Durumsal algılamalarımız, başkalarını değerlendirirken yararlandığımız kestirme süreçlerimiz.

Tüm bu saydıklarım ve daha fazlası biz İK’cıların sürekli gündeminde olan kavramlar. Diğer taraftan iş ortağı olarak birlikte çalıştığımız yöneticilere ve tüm iç müşterilerimize insan kaynağının etkili yönetimi için de bu kavramları benimsetmeye çalışıyoruz. Ancak tüm diğer kavramlar gibi bunları da anlamak, bilişsel süreçlerimizde nasıl etkili olduklarını kavramak ve etik yargılarımız ile karar verme süreçlerimize etkisini gözlemlemek bir hayli zor.

Gelin bugün bu kavramlardan bazılarına ve hayatımızda nasıl bir rol üstlendiklerine bambaşka bir açıdan bakmaya çalışalım. Birlikte Rönesans’a ve o dönemin şaheserlerinden birine doğru yolculuğa çıkalım.

Apelles’e Atılan İftira.

Rönesans’ın en önemli ressamlarından Boticelli’nin 1495 yılında tamamladığı tablosu. Floransa’da Uffizi Müzesinde görebileceğiniz bu eser Boticelli’nin diğer eserleri gibi insanı büyüleyen, dakikalarca izlemekten kendinizi alamadığınız muhteşem bir sanat eseri.

Eserin bize anlattığı hikaye kısaca şöyle:

Resmin sağ tarafında gördüğümüz Kral Midas’a şüphe ve cehalet rehberlik ederken Kral Midas şüphe ve cehaletin rehberliğinde kendisine doğru getirilen iftiraya uğramış kişiyi yargılamaya hazırlanıyor. Resmin orta bölümünde resmedilen 3 kadından ‘iftira’ saçlarından tutarak yerde sürüklediği kurbanını Midas’ın önüne getiriyor. Bu esnada kendisine eşlik eden diğer iki kadın –hile ve fesat- ‘iftira’yı daha güzel ve gerçekçi göstermek için süslemekle meşgul. Bu 3 kadına yol gösteren ve önden giden adam ise kin. Resmin sol tarafında pişmanlığı, gözlerini cennete doğrultmuş çıplak gerçeğe bakarken görüyoruz.

Sanat tarihçileri Boticelli’nin bu eseri hakkında sayfalarca yazıp saatlerce konuşabilirler. Ancak bir İK’cı olarak bu eser en başta belirttiğim kavramlar hakkında sayfalarca okuyup saatlerce dinlesem edineceğim bilgileri en kestirme yoldan ve olabilecek en estetik şekilde karşıma çıkardı. Tam da bir sanat tarihçisinin ‘Sanat Tarihi Neden Önemlidir?’ sorusuna verdiği şu cevapta olduğu gibi:

‘Sanat Tarihi size farklı düşünmeyi öğretir: Sanat Tarihi ilginç sorular sormayı, standart yanıtları ve geleneksel aklı reddetmeyi, yüzeylerin ve açık görüntülerin ötesine bakmayı, nüansları görmeyi öğretir. Görsel Çözümleme ve eleştirel okumada yeteneklerinizi geliştirmeye yardımcı olur; nesnel tezler oluşturmanıza, fikirlerinizi yazılı ve sözlü olarak etkileyici bir şekilde ifade etmenize destek olur. Bu eğitim, sanat tarihçiliğinin yanı sıra pek çok farklı meslek için gerekli yetenekleri geliştirmenizi sağlar.’