Bundan yıllar önce dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinin yönetim danışmanlarının birinden, ki şu anda kendisi de özlü sözler edebilecek kadar tecrübe edinmiş bir danışmandır, şöyle bir söz işitmiştim:
-Bizim bir partner var, sürekli olarak ‘I don’t want consultants who do consulting’ der.
Doğal olarak o zaman bu sözün anlamını tam olarak kavrayamamış ve kendisine şöyle sormuştum:
-Danışmanlık yapmayıp ne yapacakmışsınız?
Cevap şu şekilde olmuştu:
-Müşteriden haberimizin olmasını istiyor. ‘Bilgisayarının başında rapor yazan, çözüm üretmeye çalışan bir danışman olmayın. Müşteriye yakın olun, dinleyin, anlayın ve ona göre çözüm bulun. Böyle olmazsanız müşteriyi anlayamaz ve sorunlarını çözemezsiniz.’ diyor.
Bugün geldiğim noktada bu sözün birçok meslek grubu için geçerli olduğunu anlıyor, İK profesyonelleri içinse vazgeçilmez bir gereklilik olduğunu düşünüyorum.
Aslına bakarsanız son yıllarda kendi mesleki gelişimimi de göz önünde bulundurduğumda, İK’nın öncelikli hedefinin operasyonel mükemmelliğe ulaşmak olduğunu, bunu sağladıktan sonra da iç ve dış müşterilerini anlamak için bir geribildirim döngüsü yaratmak ve bu döngüyü zenginleştirmek olduğunu düşünüyorum.
Bunu nasıl sağlayabileceğimiz sorusunun cevabı da aslında çok basit ve büyük ihtimalle yürüttüğümüz faaliyetler. Yapmamız gereken tek şey bu faaliyetleri bir geribildirim mekanizmasına dönüştürerek İK operasyonlarına olası etkilerini ortaya çıkarmak. Gelin bu faaliyetlere biraz daha yakından bakalım:
Sahada olun:Odanızdan çıkın ve çalışanların arasına dalın. İşletmenin asıl işinin (core business) yapıldığı yerde olun. Ben Herzberg’in çift faktör kuramını çok önemseyenlerdenim. Çoğu zaman biz İK’cılar motivasyon faktörleri üzerine çalışırız. Ancak unutmayalım ki hijyen faktörler -ki çoğu İK dışı fonksiyonların sorumluluğundadır- sağlanmadıkça bu durum motivasyon faktörlerini gölgeleyecektir. Sahada olmanız İK faaliyetlerini gölgeleme ihtimali olan durumları anlamanızı sağlayacaktır. Unutmayın, bir İK’cı olarak herhangi olumsuz bir durumun çalışanlara etkisini doğru kelimelerle sizden başka kimse anlatamaz.
Veri toplayın: Devir analitik devri. Elinize geçen her fırsatı ‘veri’ye çevirmenin bir yolunu bulmaya çalışın. Ek olarak yapılandırılmış şekilde veri toplayabileceğiniz opsiyonları çoğaltın. Çalışan memnuniyeti anketleri, işten çıkış mülakatları, birebir görüşmeler, kişilik envanterleri, değerlendirme merkezi sonuçları ve daha nicesi. Unutmayın, ne kadar çok veri o kadar çok doğru karar.
Harekete geçin: Gördüklerinizden, duyduklarınızdan ve veri analizlerinin sonuçlarından aksiyon adımları oluşturun. İngilizcede çok sevdiğim bir tabir vardır: ‘grabbing the low hanging fruit’. Aksiyonlarınız çok büyük şeyler olmak zorunda değil. Unutmayın, kolayca hayata geçirilebilecek küçük adımlar hem güvenilirliğinizi artırır hem de geribildirim döngünüzün kapanmasını sağlar.
Geri bildirim: Yeniden İK Analitiği: Doğru Soruları Sormak |