İK’cı Gözüyle Coronavirus Günleri

yazi_137Tüm dünyanın gündeminde ilk sırada yer alan Coronavirus vakası ne yazık ki ülkemizde de görüldü ve sayısı da her geçen gün artıyor. Dünyanın birçok ülkesinde sokağa çıkmamayı telkin eden uygulamalar kaçınılmaz olarak iş hayatını ve insan kaynakları politikalarını doğrudan etkiliyor. Bugün sizlerle, bir İK’cı gözüyle bu süreci nasıl ele almamız gerektiğine dair bazı görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Öncelikle isterseniz İK’cı kimliğimizi bir kenara bırakarak bu olağandışı duruma çalışan gözünden bakmaya ve onun beklentilerini değerlendirmeye çalışalım. Doğal olarak bu süreçte bir çalışan olarak ilk beklentim şirketimin sağlığımı tehlikeye atmayacak önlemler alması olurdu. Şirketimin değer yaratma sürecinin mümkün olduğunca sürdürülmesi ve gelir elde etmeye devam etmek, bununla birlikte Coronavirus tehdidi geçip her şey normale döndüğünde aynı istek ve hevesle işime dönmek diğer beklentilerim olarak sıralanırdı.

Şimdi gelin kısa süreliğine uzak kaldığımız İK’cı kimliğimize tekrar bürünelim ve çalışanın gözünden beklentileri etki alanımızdaki operasyonlara uygulayalım. Çalışanların sağlığına yönelik alınacak önlemlere katkı sağlamak, çalışanların motivasyon ve duygu durumunu en iyi anlayanlar olarak ilk görevimiz. Bu aşamada çalışanlara dair verilerin etkili bir şekilde işlenmesi, ilgili diğer birimlerle (iş yeri hekimleri, iş sağlığı ve güvenliği birimleri gibi) paylaşılması ve çalışan hareketliliğinin en aza indirecek uygulamaların hayata geçirilmesi çok önemli. İkinci etapta şirketin değer yaratma sürecinin devam ettirilebilmesi için kritik rol ve kritik çalışanların, bu rol ve çalışanların yedeklerinin gözden geçirilmesi büyük önem taşıyor. Kritik pozisyonlardaki çalışanların işlerine devam edebilmesi için gerekli ek önlemlere yönelik aksiyona geçilmesi, bu çalışanların ve yedeklerinin sağlık durumlarının daha yakından takip edilmesi de gözden kaçırılmaması gereken hususlar olarak öne çıkıyor. Son olarak her şey yoluna girdiğinde ve sağlıkla işlerimize tekrar döndüğümüzde birliktelik duygusunun zarar görmemiş diğer bir deyişle iş barışının bozulmamış olması dikkat edilmesi gereken bir diğer husus. Dolayısıyla alınan her kararın (verilen izinler, uzaktan çalışma koşulları, yerinde çalışma ihtiyaçları, sağlık açısından riskli çalışanlara yönelik uygulamalar, annelere sağlanacak haklar vb.) gerekçelerinin kamu otoritesinin kararları ile uyumlandırılması ve üst yönetim tarafından duyurulması oluşabilecek yanlış anlaşılmaların önüne geçecektir.

Yukarıda bahsettiğim bu üç alanda alınacak aksiyonları etkili bir şekilde yönetebilmek için iletişim kanallarını açık tutmalı, güven ortamı yaratmalı ve birliktelik duygusunu sosyal mesafelere dikkat ederek güçlendirmeliyiz.

Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle ‘Evde Kal Türkiye’.

Bu yazı Genel içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s