12 Şubat 2017’de ‘İnsan bulutu platformları işçileri serbest çalışanlar olarak kategorize ettiklerinden şu an için asgari ücret, istihdam vergisi ve sosyal sigorta gibi zorunluluklara tabi değillerdir.’ yazmış (yazıya ulaşmak için tıklayınız) ve ‘İnsan bulutu herkesi güçlendirecek yeni ve esnek bir çalışma modelinin başlangıcı mıdır yoksa bir prekarya –geçimlerini sağlamak için görevden göreve gidip gelen ve emeğin haklarını, pazarlık haklarını ve iş güvenliğini yitirmiş bir işçi sosyal sınıfı- dünyasının mı?’ diye sormuştuk. Buradan hareketle yeni iş modellerinin yarattığı farklı istihdam şekillerinin yasal altyapısının ciddi düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu belirtmiştik.
Eylül ayının son günlerinde tam da bu yazdıklarımızı doğrular nitelikte bir yasal düzenleme geldi. Yazının başlığında belirttiğim Assembly Bill 5 olarak bilinen düzenlemeyi Amerika’da Kaliforniya eyaleti yaptı. Söz konusu yasal düzenleme Uber, Lyft gibi hizmet şirketlerinde, hizmeti altyüklenici (contractor) olarak veren gerçek kişilere asgari bir ücret garantisi ve belli şartlar yerine geldiğinde diğer hakların sağlanmasını öngörüyor. Düzenlemenin nasıl bir sonucu olacağını Uber şoförleri üzerinden şöyle açıklayabiliriz: Bir Uber şoförü eyalette belirlenen minimum asgari ücretin %120’si oranında saatlik ücret ve sürdüğü mil başına 30 cent hak edecek. Uber için haftada en az 15 saat çalıştığında da ek olarak sağlık hizmetlerine yönelik bazı kazanımları olacak.
Kaliforniya eyaletinde yasalaşan bu düzenleme tahmin edeceğiniz üzere birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bu tartışmalarda öne çıkan en büyük endişe ise düzenlemenin farklı eyaletler için emsal niteliği taşıması ve sonuç olarak benzer yasaların farklı yerlerde de çıkarılması.
Ek olarak, Assembly Bill 5, gig ekonomisi şirketleri üzerinde çok hızlı bir finansal etki de yarattı. Düzenlemenin, şirketlerin maliyetleri üzerinde oluşturacağı artış baskısı kanun yapıcıların operasyonlar üzerindeki artan şüpheci incelemeleri ile birleştiğinde girişim sermayelerinin bu şirketlere yaptıkları yatırımları sorgulamalarına yol açıyor. Küresel piyasalarda ilgili şirketlere yapılan yatırımlar hali hazırda %22 oranında düşmüşken, şirketleri daha zor günler beklediğini söyleyebiliriz.
Ne acıdır ki tarih tekerrür ediyor. Bundan 120 yıl önce insanı makinanın bir uzantısı olarak gören anlayış ile bugün insanı sunulan hizmetin bir uzantısı olarak gören anlayış aynı noktada. Umarız ki çalışan haklarını savunan ve serbest piyasa ekonomisi şartları altında istihdam yaratılmasına olanak sağlayan uygulamalar yaygınlaşır.