Steve Jobs’ın Stanford Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde yapmış olduğu efsanevi konuşmayı mutlaka izlemişsinizdir. O konuşmanın bir bölümünde Steve Jobs, Reed Üniversitesi’nde almış olduğu kaligrafi dersinden bahsediyor ve cümlelerini şöyle sürdürüyor:
‘Serif ve san serif yazı karakterleri, değişik harf kombinasyonları arasındaki boşluğu ayarlama ve harika bir tipografiyi harika yapanın ne olduğu hakkında çok şey öğrendim. Çok güzeldi; tarihsel ve sanatsal olarak o kadar inceydi ki bilim hiçbir şekilde bunu yakalayamazdı ve ben bunu muhteşem buldum. Bunların hayatımda pratik bir uygulama bulma olasılığı yoktu. Ama on sene sonra, ilk Macintosh’u tasarlarken, bir anda aklıma geliverdi. Bunların hepsini Mac’te kullandık. Mac güzel bir tipografiye sahip ilk bilgisayardı. Eğer o derse hiç girmemiş olsaydım, Mac çok yönlü yazı karakterlerine veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows da Mac’ten kopyaladığına göre, hiçbir kişisel bilgisayarın bunlara sahip olmayacağı muhtemeldir.’
Steve Jobs’ın vermiş olduğu bu örnek teknoloji ile sanatın bir araya geldiğinde nasıl bir sonuç ortaya çıktığının, sosyal bilimler ile mühendisliğin birbirlerinden nasıl fayda elde edebileceklerinin en tipik örneklerinden biri.
Bugün size tanıtacağım kitap bu örneklerden onlarcasını sunuyor, mühendisliğin ancak ve ancak sosyal bilimler ile beslendiğinde en iyi faydayı sunduğunu ortaya koyuyor. Kitabın adı ‘The Fuzzy and The Techie’. Fuzzy Stanford Üniversitesi’nde sosyal bilimler okuyanlara, techie ise mühendislik okuyanlara verilen isimler. Kitabın yazarı Scott Hartley bir girişim sermayedarı ve küresel startup danışmanı. Kendisi de Stanford mezunu olan yazar, Silikon Vadisi’nde yaratılan ve hayatımızı değiştiren birçok teknolojik ürünün arkasındaki felsefe, psikoloji, antropoloji eğitimine sahip kişilerin teknolojiye nasıl yön verdiklerini tüm detaylarıyla anlatıyor.
Keyifli okumalar dilerim.